Tüsiad namı diğer Patronlar Kulübü.
Hani şu vasiyet rejiminin sacayaklarından biri olan…
Hani her darbenin arkasında veya önünde yer alan sözüm ona dernek.
Hani eski Türkiye’de ülkenin kaymağını yiyip vergisini ödemeyen, her vergi döneminde genelev patroniçesinin vergi rekortmeni olduğu ama bu işadamlarından ses çıkmadığı patronların yer aldığı kuruluş.
Hani ülkeye yatırım yapmak, savunma sanayiine katkıda bulunmak, yerli üretim otomobil, motor, traktör yapmak yerine ithalatı tercih ederek montaj sanayisiyle övünen iş adamlarından oluşan birlik.
Hani milli gelirin yüzde seksenine sahip olup devlet ihaleleriyle servetine servet katan asalaklar topluluğu.
Hani başbakanları kapıda pijamayla karşılayıp, kafası bozulduğunda hükümet değiştirenler.
Hani dış sermayenin içerideki işbirlikçileri ve temsilcileri olanlar.
Yani sahibinin sesi olanlar…
Yine eski Türkiye’yi özleyip basının önünde kafalarını uzattılar.
Hem de ne zaman?
Cumhurbaşkanı nüfusları 750 milyon olan ülkeleri gezip milyar dolarlık ekonomik projelere ve siyasi projelere imza atarken.
Oraların işadamlarına gelin bizim ülkede yatırımlarınızı yapın diye çağrıda bulunurken.
Çıktılar ve Türkiye’de adalet yok, iş güvenliği yok, ekonomik istikrar yok diye kendilerini ilgilendiren, ilgilendirmeyen her konuda konuştular.
Beklediler ki yine eski günlerdeki gibi konuşur konuşmaz faizler tavan yapsın, enflasyon azsın, dolar alsın başını gitsin…
Beklediler ki Türkiye’ye gelip yatırım yapacak olan yabancı sermaye ve iş adamları ürksün, bütçe açığı artsın hükümet zor duruma düşsün.
Beklediler ki hükümet tekrar ayaklarına gitsin, gerekli tavizleri versin ve Anadolu sermayesinin önü kesilsin.
Beklediler ki sahiplerinin istediği gibi yeniden IMF kapılarına düşülsün, emperyal ülkelerin isteklerine boyun eğilsin.
İstediler ki yine kendilerinin esas hükümet olduğu yeni hükümetlere kapılar aralansın.
Bunu konuşur konuşmaz ana muhalefet partisi ve Deva, Saadet gibi tabela partileri hemen Tüsiad’ın arkasında hizalandılar.
Kendilerine sol diyen ve emekçiden yana olduklarını söyleyen Türkiye’ye mahsus sol kesim sermayenin arkasında hizalandılar.
Ama O da ne?
Bu konuşmadan sonra Türkiye’de yaprak kımıldamadı.
Ne döviz, ne faiz, ne de enflasyon olduğundan fazla bir değer oluşturmadı.
Yeteri kadar ciddiye alınmadıkları gibi birde hiç olmadığı bir şekilde Tüsiad’ın yüksek istişare kurul başkanı hakkında gerçeğe aykırı beyanlarla ekonomiyi etkileme isteğinden dolayı Cumhuriyet Başsavcısı tarafından resen soruşturma açıldı.
Şimdi ikinci perdeye geçilerek bu beyanlar dayanak gösterilip esas oğlanlar devreye girmeye başladılar. Önce kim başladı dersiniz.
Bingo! Bildiniz…
Her zamanki gibi The Economist dergisi olayı manşete çekerek kapak yaptı.
Mutlaka bizim menfaatleri düşünüyorlardır.
Şimdi sonucu bekliyoruz hep beraber.