Pazar günü yapılan İstanbul  Beyazıt Meydanından Ayasofya meydanına yürüyüş Gazze’ye destek, İsrail’i tel’in mitinginde yaklaşık bir milyon insan toplanmıştı.

                Kalabalığın bir ucu Beyazıt meydanındayken diğer ucu Ayasofya, Sultanahmet meydanını doldurmuştu bile.

                Yürüyüş esnasında hiçbir vandallık yoktu.

                Polise saldırı yoktu.

                Herhangi bir yeri kırıp dökmek yoktu.

                Sadece polisler boykotlu firmalar olan Starbucks, King Burger, Mc Donald’s gibi firmaların önüne barikatlar kurmuşlar Kalkanlı polisler önlerini kapatmışlardı.

                Kalabalık onların önünden geçerken sadece ıslık ve sloganlarla protesto ediyorlardı. Zaten onlarda o gün için tadilat nedeniyle kapalıyız levhalarını asıp kapılarını kapatmışlardı.

                Öfke sadece İsrail ve ABD’ye yönelikti. Sloganlar Gazze için atılıyor, protestolar İsrail ve ABD’ye yöneltiliyordu.

                Afişin birinde Yahya Sinvar şehit olurken oturduğu koltukta resmediliyor, “Şehit tahtında gülümser” dizeleri altında yer alıyordu.

                Atkılar vardı insanların omuzlarında Filistin renkleriyle oluşmuş ve Hepimiz Filistiniz yazılarıyla döşenmişti. Kalabalıkta kadın ve gençler ağırlıktaydı. En heyecanlı ve öfkeli kesim onlardı. Ama bu öfke hiçbir Türk insanını hedef almadığı gibi, hiçbir Türk firmasına karşı da değildi.

                Bir diğer pankartta “Çocuklar uyurken susulur, ölürken değil” yazısı okunuyordu.

                Bir diğerinde Şam ve Kudüs aynı pankartta kullanılmıştı. Şam’ı Kudüsün kapısı olarak görüyorlardı.

                Ayasofya meydanında otobüs üzerine kurulu konuşma platformunda başta IHH başkanı olmak üzere konuşmalar yapıldı, ancak tüm kalabalığa yetecek ses cihazları konulamadığından konuşmaların anlaşılması mümkün olmuyordu.

                Mitingin bitimine az bir süre kala yollar kalabalıktan zorlanmadan ayrılalım dedik. Oradan Eminönü sahiline kadar yürümeye başladık. Ancak aynı kalabalık Cağaloğlu, Sirkeci ve Eminönü’nü de doldurduğunu gördük.

                Aslında İstanbul’da böyle milyonluk kalabalıkları alacak meydanlar var olmasına rağmen organizatörler burayı seçmişlerdi. Herhalde organizasyonu yapanlar bu kadar az duyuruya rağmen bu kadar fazla bir kalabalığın toplanmasını kendileri de beklemiyorlardı.

                Sonradan haberlerden öğrendiğime göre aynı zamanda aynı organizasyon Ankara başta olmak üzere birçok ilde düzenlenmiş, oralarda da kalabalıklar aynı tel’in ve protestolarda bulunmuşlardı.

                Bu organizasyonu düzenleyen IHH’yı tebrik ediyorum. Herkesin sustuğu anda toplumların vicdanı konuşuyor. Bu yalnız bizim ülkemizde değil hükümetleri susan bir çok Avrupa ülkelerinde de böyle oluyor. Vicdanlı insanlar sokaklara dökülüyor, yapılan vahşetleri protesto ediyor.

                Onbinler caddeleri dolduruyor, vicdanlar harekete geçiriliyor.

                Hiçbir savaş kuralının olmadığı, kadın, çocuk, yaşlı demeden tepeden bombalar yağdırıldığı ve katledildiği bu insanlık dışı savaş vicdanları yaralıyor.  Bunun için şu dinden bu mezhepten olmak gerekmiyor. İnsan olmak, vicdanlı olmak yetiyor.

                Umarım sessizce oturup televizyonlardan yapılan vahşet ve katliamları seyreden diğer İslam ülkelerindeki insanlar ve insancıklarda bu durumdan dersler alırlar.