Hollywood yapımı “300 Spartalı” adlı bir film vardı.
Ülkelerini savunan 300 Spartalı (Yunan), kendilerini yok etmeye gelmiş ve fillerle takviye edilmiş Pers (İran) imparatoruna karşı ki zamanın süper gücüdür, amansız bir savaşa girişirler ve sonunda hepsi ölürler. Ancak Pers İmparatorunun da gözü korkar ve dağılarak dönüp giderler.
Acaba zamanın birinde yine bir senarist İsrail devine saldıran 300 Hamas’lı militanın hikayesini filmleştirebilir mi? Adeta İsrail’i kağıttan kaplan durumuna düşüren, tüm istihbarat ve ordu gücünü alay konusu yapan böyle çılgın bir harekatın hikayesini gelecek nesillere aktarabilir mi?
Yapılan harekatın askeri anlamda başarı şansı görülmüyor.
Büyük ihtimalle bu harekata girişenler de böyle bir askeri zafer beklemiyorlar olsa gerekir.
Ayrıca İsrail gibi bir terör devletinin bunun karşılığını savunmasız ve bir açık hava hapishanesi konumunda bulunan Gazze’li sivillerden çıkartacağını bilmek için kahin olmaya gerek yok.
Bilemiyorum, belki de “kaybedecek zincirlerimizden başka bir şeyimiz yok” diye düşünmüşlerdir.
Yıllardır abluka altında her türlü aşağılanmaya, açlığa, ilaçsızlığa ve topraklarının gaspına alışmış olan Filistinlilere “daha ne kaybedebilirsiniz?” diye seslenmek istemişlerdir.
Belki de, 50 yıldır çözümsüzlüğe mahkum edilen, canları, çocukları, malları tarumar edilen Filistinlilerin dramını tüm dünyaya bir de böyle anlatmak istemişlerdir.
Kim bilir, baskından önceki son bir haftada 50 Filistinliyi sebepsiz öldüren, 30 mülkü istimlak eden, son bir yılda 500 Filistinliyi hayattan koparan bu vahşi devlete bir de böyle bir yanıt vererek aynı acıyı tattırmak istemişlerdir.
Birdenbire Hamas’ın öldürdüğü İsrailliler gündeme getirilirken, yıllardır sebepsiz öldürülen kadın, çocuk, yaşlı Filistinlilerin neden gündemi hiç meşgul etmediğini dünyanın yüzüne çarparak iki yüzlülüğü deşifre etmek istemişlerdir.
Dünyada tartışmalar büyüyor.
Devletler ayrı telden, halklar ayrı telden çalıyor.
İsraili koşulsuz destekleyen ülke rejimlerinin aksine halklar mazlum Filistin halkının yanında duruyor.
Kimi her olayda aklındaki tüm komplo teorilerini çalıştırıp, “Şimdi zamanı mıydı?” sorusunu soruyor. Kimi ABD’nin 11 Eylül’ü adını veriyor, kimi Netanyahu’nun düşmek üzere olan iktidarına can suyu olmak üzere buna göz yumduğunu söylüyor.
Her ne oluyorsa oluyor ancak Ortadoğuda fay hatları kırılıyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ortadoğu’da kartlar yeniden karılıyor.
ABD en büyük uçak gemisini ve onlarca son model uçağı boşuna Akdeniz’e taşımıyor. Kimse 350 m2’lik Gazze şeridi için bu kadar gücü Amerikanın oraya yığdığını söylemesin.
Bu olay tüm taşları yerinden oynatıyor. Dünya yeniden bir doğuma gebe. Aç gözlü Emperyal güçler kana ve ölüme doymuyor.
300 kişilik bir Filistinliye karşılık 2,5 milyon insan soykırıma tüm dünyanın gözü önünde uğratılıyor ve tüm emperyal devletler bu duruma seyirci kalmıyor, katilleri alkışlıyor.
Her dökülen kan yeni dökülecek kanların habercisi olarak tarihe yazılıyor.