Pandemi bitmediyse bile pandemi paniği bitmiş görünüyor.
Herkes iyi kötü bu virüsle yaşamaya alıştı. Yine göstermelik maskeler takılıyor, her misafirlikte önce kolonya ile başlanıyorsa da gittikçe gündemden düştü. Pandemi haberleri eskisi gibi ilgi ve korkuyla izlenmiyor.
Şimdi yeni günden maddemiz gittikçe çekilmez hale gelen hayat pahalılığı ve hergün artan fiyatlar…
Pazarlar, marketler el yakıyor.
En temel ihtiyaç maddeleri bile her gün artan fiyatlar nedeniyle yanına yaklaşılamaz hale geliyor.
Toplumda şikâyetler artınca hükümet olaya el atmak zorunda kaldı ve suçluyu tespit etti.
Meğer pahalılığın ve artan enflasyonun sebebi 5 tane zincir marketmiş.
Ticaret Bakanlığı hemen talimatlar yazıp tüm illerin Ticaret Müdürlerini harekete geçirdi ve tespit edilen bu 5 zincir marketin hızla denetlenmesini istedi.
Tüm bu faaliyetler olurken nedense benim aklıma bilinen bir Nasrettin Hoca fıkrası geliverdi.
Hani, Hoca evi kilitleyecek ancak anahtarını kaybetmiş. Dışarıda anahtar ararken komşusu sormuş:
Hocam anahtarı nerede kaybettin? İçeride, odada. Ama sen dışarıda arıyorsun?.. Ne yapayım, içerisi çok karanlık.Şimdi hükümetin yaptığı da tam ona benziyor.
Hayat pahalılığı ve enflasyon bir üretim ve planlama sorunudur.
Şayet yeterli üretim yok, ancak tüketim fazlaysa fiyatlar artar.
En basit ekonomik kuraldır bu. Arz ve talep dengesi…
Geçen yıl soğan ve patates 7,5 ile 10 TL arasında müşteri buldu.
Neden?
Zira beyaz küf hastalığı soğanı kırıp geçirmişti. Tüketime yetecek kadar piyasada soğan ve patates kalmamıştı. Dolayısıyla da fiyatlar tavan yapmıştı.
Her yıl soğanı çiftçiden alıp stoklayarak peyderpey piyasaya veren tüccarların depolarına yapılan baskınlar netice verdi mi?
Hayır.
Soğan yine bildiğini okumuş, serbest piyasa şartları hakim olmuştu.
Bu yılda yine aynı soğan tüccarları soğanı alıp depoladılar, her yıl olduğu gibi.
Soğan ne kadar?
50 Kuruşa kadar düştü. Şimdi bile 1,5 Tl civarında satılıyor.
Tüccar aynı tüccar, çiftçi aynı çiftçi… Fiyatlar niçin yerlerde süründü.
Zira dağ taş soğan ekilip tüketimden daha fazla üretim yapıldı da ondan.
Diyeceğim o ki şayet bu 5 market stokçuluk yapıp fiyatları arttıracak olursa hemen karşısındaki bakkal daha ucuza mal getirip o malı satar ve kimse de marketten o malı almaz.
Aynı semt pazarları gibi.
Pazardaki herhangi bir satıcı malına fahiş fiyat korsa, o kişi müşterisini diğer satıcılara kaptırır demektir.
Süt ve süt ürünlerini ucuzlatmak istiyorsak hayvancılığı hem destekleyip hem de girdilerini ucuzlatmak zorundayız.
Tarım ürünlerini ucuzlatmak istiyorsak çiftçiyi destekleyip girdilerini ucuzlatmak zorundayız.
Tabii ki birde tüm dünyada pandemi şartlarından dolayı üretimde azalmayı ve fiyat artışlarını da hesaba katmak zorundayız.
Çin üretim yapamayınca bir çok malımız iç piyasadan dış piyasalara evirilmiş durumda. Bu nedenle ihracatta rekorlar kırıyoruz. Ancak bunun sonucu da içeriye yeterli mal sunulamadığı için fiyat artışları demektir.
Domates 1,5 TL iken Rusya pazarı açılınca 5 Tl oluverdiği gibi.
Aynı şey Orman ürünleri ve diğer mamuller içinde geçerli.
Yani diyeceğim o ki, bırakın şu 5 zincir marketin peşini ve hükümet olarak ekonomik planlamaya soyunun. Bu çok daha fazla verim getirir ve enerjiyi de boşa harcamaz.
Nizamettin Duran 3 Yıl Önce
Bunlar Radikal tedbirler, çözüm getirici yani. Bunu gerçekleştirecek erbâb-ı lazım.