Artık Mehmet Şah İşhanı’nı hepimiz biliyoruz.
Hani Kent Meydanı adına feda edilmeye hazırlanan ama bir türlü çözüme kavuşmayıp yılan hikâyesine dönen İşhanı…
Hatırlayalım…
Kamuoyu baskısına ve basının üzerine gitmesine dayanamayan gerek Büyükşehir, gerekse de Antakya Belediye Başkanları sonunda bir Kent meydanına duyulan ihtiyaçtan dolayı düşünülen meydanın içerisindeki en büyük alanı kaplayan Mehmet Şah İşhanı’na gözlerini dikmişlerdi.
Ancak önemli bir sorun vardı ki Mehmet Şah İşhanı bir Vakıf eseriydi ve vakıf eserleri vakfeden insanın kamu amaçları uğruna vakfettiği özel mülkiyetiydi.
Bir Vakıf eserini amacı dışında kullanmak veya üzerine çöreklenmek hem yasalarımıza göre suç teşkil etmekte, hem de çoğu zaman vakfedenin vakıf senedine son söz olarak iliştirdiği lanetlenme bedduasına muhatap olmayı beraberinde getirmekteydi.
Hazır yıkılıp yenisi yapılmadan herkes O vakıf eseri üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Her kafadan bir ses çıktı. Sürüncemede kalmasının nedenini Lütfü Savaş muhalefete yüklerken, muhalefette Lütfü Savaş’ı gerekli gayreti göstermemekle itham edip sadece edebiyatını yapmakla suçladı.
Sonunda Hatay Valisi Rahmi Doğan araya girdi ve bir uzlaşı için uğraştı.
Vakıflar Genel Müdürlüğünden heyetler çağırıldı. Takas ise aynı değerde bir yerle takas edilmesi istendi.
Ancak Savaş aynı değerde bir yer göstermek yerine çok daha değersiz yerleri sunarak istenilen çözüme bir türlü yanaşmadı. İstenilen eski garaj yerini kabul etmeyerek yarı değerde yerler gösterdi.
Sonunda Rahmi Doğan’ın girişimiyle en olmayacak çözüme razı olundu. Vakıflar Genel Müdürlüğünün belirlediği 34 Milyon TL’ye satılması ve bunun 27 Milyon TL’sinin Büyükşehir Belediyesince karşılanması, 7 Milyon TL’nin ise Antakya Belediyesi tarafından ödenmesi karara bağlandı.
Elbette ki böyle bir konum öncelikle vicdanları yaraladı. Vakıf eserinin vakfedenin isteği hilafına satılıp paraya çevrilmesi, sonra o paranın nerelerde kullanılacağının bilinmemesi hiçbir vakıf ahlakına uymadığı gibi, bundan sonra vakfetme niyetinde olanlara ise kötü bir örnek olarak tarihe mal olacaktı. Gerçek değerinin verilecek ücretin çok daha üzerinde olması ise ayrı bir konu teşkil etmekteydi.
Ne yazık ki bu konuda daha önce Kültür ve Vakıflar Müdürlüğü yapan Nizamettin Duran dışında kimsenin sesi çıkmadı. Bir tek Nizamettin Duran köşesinden çırpınıp durdu ve bunun hem yasalara, hem de ahlaka aykırı olduğunu haykırdı.
Nizamettin Duran mevzuatı ve Vakıfları en iyi bilen birisi olarak yetkililere sesini duyuramasa bile tarihe not düşme babında çığlık atmaya devam etti.
Sonunda teyit edilmemiş bir haber aldım. Büyükşehir Belediyesi istenilen parayı temin edemediğinden satın alma işleminden caymış ve takasa razı olmuş. Takas olarakta her ne kadar yine eski garaj yerini vermemişse de bilinen Fuar alanını teklif etmiş.
Fuar alanının değeri ile Mehmet Şah İşhanı’nın değeri konusundaki uzlaşı yetkililerin işi. Ancak verilmesi düşünülen yerin nispeten yeni yapılması istenen vakıf eserinin şanına yakışacağını umut ediyorum. Vakıflar konuyu sürüncemede bırakmadan derhal işlemleri bitirip verilecek yere vakıf senedine uygun ve Antakya’da örnek gösterilecek bir hayır yeri yapmalı ve bu hikâye sona erdirilmelidir.
Arzu edilen Kent Meydanı ise hiçbir mazerete başvurulmadan bir an önce hayata geçirilmelidir.
lütfi KILINÇ 3 Yıl Önce
çok yararlı bir haber, neler olup biteceğini herkes görecek....tarihi bir eser parayla takas edilir mi?