Hemen sınırlarımızın dibinde,
Sıfır noktamızda,
Üç yüz bin insan…
Zeytin ağaçlarının altında, derme çatma çadırlarda, açıkta yaşamaya çalışan üç yüz bin insan…
Bebeler, kadınlar, yaşlılar ve çocuklar…
Sadece açlıkla savaşmıyorlar.
Açlıkla, dondurucu soğuklarla ve üzerlerine yağdırılan, ölüm kusan bombalarla savaşıyorlar.
Oralara giden yardım gönüllülerimiz anlatıyor:
“Annesinin kucağında ağlayan bir bebek gördük. Susmayan, mütemadiyen ağlayan… Niçin ağladığını anneye sorduk. “Bombalardan sütüm kesildi, o da ben de açız” diye cevap verdi.
Fırınlar kurulmuş ancak ekmek yapamıyor. Zira Ülkemizde yapılan ırkçı propagandalardan etkilenen halkımız yardımları olağanüstü azaltmış. Fırınlara un gelmiyor.
Yaralılar ve hastalar tedavi olamıyorlar. Zira en yakındaki hastane uçaklarla 7 kez bombalanmış ve doktorlar katledilmiş. Tedavi için doktor yok, en önemlisi ilaç yok.
İnsanlar ısınmak için birbirlerine sarılmış duruyorlar, çocuklar annelerinin dibinde titriyorlar.
Hepsi kendilerine verilecek bir lokma ekmeğe muhtaç.”
Yayladağı’nın Güveççi köyünün hemen karşısında 10 bin aileden oluşan 60 bin insan gözlerini Türkiye’ye çevirmiş ümitle gelecek yardımı gözlüyorlar.
Yani Yayladağı’nın karşısında bir buçuk katı bir Yayladağı daha oluşmuş durumda.
Gidenler bu dram karşısında gözyaşlarını tutamıyor, çaresiz bir durumda kıvranıyorlar.
Büyük emperyal devletlerin tepişmesi bir halkı yok ediyor.
Göç edebilenler yakın devletlere kendilerini atarken, edemeyenler sınırlarda açlık ve soğuktan ölüyorlar. Evlerinde kalmayı tercih edenler ise Rus ve Rejim uçaklarının bombardımanlarıyla can veriyorlar.
Tüm dünya bu drama gözlerini ve kulaklarını kapatmış sadece seyrediyor.
Seyretmekle de kalmıyor, yılbaşı kutlamalarıyla vur patlasın çal oynasın görmemeye çalışıyor, duymamaya çalışıyor.
Sodom ve Gomore’yi yeniden yaşıyoruz.
2020’nin ilk günlerini yaşadığımız şu günlerde Ad, Semud ve Lut kavimlerinin sonu mu bizleri bekliyor.
Bir kıyamet savaşına doğru mu gidiyoruz?
Hani bizler “komşusu açken tok yatamayan” bir inancın sahipleriydik.
Hani bizler “Çocuklarımıza Ensar ve Muhacir hikayelerini anlatarak” büyütenlerdik.
Şimdi vereceğimiz 10 TL’nin bile çok önemi var.
Yapacağınız en küçük yardım belkide bir çocuğun hayatının kurtulmasına vesile olabilir.
2868’e HİLAL yazıp SMS olarak gönderdiğinizde 10 TL bağış yapıyorsunuz bu insanlara Kızılay eliyle.
En azından bunu ihmal etmeyip hepimiz yapabiliriz herhalde.
BİRAZ DAHA DUYARLILIK, BİRAZ DAHA HASSASİYET
Paylaş