Birkaç günden beridir Hatsu ve Genelmüdürü Mehmet Çaparali üzerinden bir fırtına koparılıyor. Koparılan fırtına Hatsu’nun iyi yönetilip yönetilmediği üzerinden değil de, Görevden alınan bir daire başkanının yaptığı ve sosyal medyada yayınladığı bir video üzerinden oluyor.
Kurumlarda amirinden iyi geçinmeyen veya görevinde yanlışlıkları tespit edilen bürokratların görevden alınmaları veya yer değiştirilmeleri olağan durumlardandır. Hemen hemen her kurumda bu ve benzerleri durumları görmek mümkündür.
Haliyle görevden alınan bir bürokratın, kendisini görevden alan amirine hınç beslemesi ve onun açığını bulup intikam hisleri içerisinde olması da doğal karşılanmalıdır.
Ancak bu görevden alınan daire başkanının kendi videosundan paylaştığı sözleri hem bizim toplumsal dinamiklerimizi zedeleyecek türden bir konuşma, hem de içinde bir hayli soru işaretleri barındıran bir içeriğe sahip.
Kendi konuşmalarından anlıyoruz ki bulunduğu görevde 4 yıldan beridir hizmet vermekte.
Bununla da yetinilmemiş bir başka daire başkanlığı görevini de yürütmeye başlamış. Yani anlayacağınız çifte maaş alınmış.
Genel müdürü 4 yıl boyunca bu görevi kendisine verirken O’nun bir Alevi düşmanı (!) olduğunu görmemiş. Böyle bir şey aklının ucundan bile geçmemiş.
Kendisine iki ballı görev tevdi edilirken belli ki Amirinden memnun ve mutluymuş.
Ne zamanki gayet doğal bir biçimde tüm malzeme alımlarının ve dağıtımlarının Genel Müdürün onayından geçmesi istenmiş, işte o zaman ipler kopmaya başlamış.
Kendi deyimiyle malzeme dağıtımını yine Genel müdüründen habersiz kendi imkanlarıyla yapmaya başlamış.
Buraya da bir soru işareti koymak istiyorum.
Kendi imkanlarıyla derken acaba bunu kendi özel parasıyla mı yapıyormuş?
Eğer kendi özel parasıyla yapıyorsa biz sayın daire başkanının çok zengin ve hayırsever olduğuna inanacağız.
Yok, Belediyenin bütçesinden Amirine rağmen yapıyorsa bunun adına kurumlarda ne denir bunu bir düşünelim.
İkincisi kendisine sarfettiğini iddia ettiği sözleri sosyal medyada paylaşmak için neden 1 yıl gibi bir süre beklemiş?
Hadi sözün bir hakaret içerip içermediği ayrı bir konu olarak kalsın. Niçin o kadar zaman bekleme ihtiyacı hissetmiş ve kendisine hakaret edildiğini duyurma ihtiyacı hissetmemiş?
Ücretinde 2400 TL gibi bir kayıp olduğundan bahseden sayın başkan, malzemeleri kendi imkanlarıyla dağıtacak kadar varlıklıysa bu para devede kulak demektir.
Genel Müdür böyle bir söz sarfetmediğini söylüyor.
Sarfetmişse bile ben sözü incelediğimde “Fellah” sözünün çiftçi anlamına geldiğini araştırdığımda öğrendim. Anladığım kadarıyla geçmişte Alevi insanlarımız kendi mezheplerini –büyük bir ihtimalle gelen baskılardan korunmak amacıyla- gizlerlerdi. Bu nedenle daha ziyade diğer insanlar tarafından yaptıkları mesleklerle anılır olmuşlardı.
Aynı bizim buralarda daha ziyade çiftçilikle uğraştıkları için “Çiftçi” (Arapçası Fellah), Adana yöresinde de marangozlukla uğraştıkları için tahtacı dendiği gibi.
Yani hakaretten ziyade “arkandaki mezheptaşlarına mı güvenerek böyle davranıyorsun” dediği anlaşılıyor –eğer dediyse- Çaparali’nin.
Yani anlayacağınız olay basit bir Amir memur kavgası ve tartışması.
Ama asıl ilginç olanı Mehmet Çaparali üzerinden Lütfi Savaş’a karşı beliren büyük bir dip dalgası. Şu an Alevi tabanda direk ifade edilmese bile Lütfi Savaş’a karşı büyük bir dip dalgası yükselmekte.
Koparılan fırtınayı bir de bu pencereden görünüz. 05.05.2020