Kur’an , Abese süresinde bir engelliden dolayı insanlığın iftihar tablosu Allah resulu’nun , Allah tarafından tazir edildiğini yani azarlandığını anlatır.
Bir peygamber dahi ufak bir ihmalinden dolayı bir engelli yüzünden azarlanıyorsa, ne ola benim halim ! der vahyi hayatına rehber etmiş kişi .Onun için engelli önceliklidir vahyin inşa ettiği bir medeniyette.
Engelli insana saygı, insanlığa saygıdır. Zira onlara sahip çıkmak insanlığa sahip çıkmak gibidir.
Biz bu dersi vahiyden alıyoruz. Allah’in alemlere rahmet peygamberinin gözleri görmeyen Abdullah İbni Ümmî Mektumu bir an olsun ihmali o Rahmet-i Sonsuzun onu tazir etmesine sebeb oluyor. Allah en sevdiği kulunu, bir engelli için azarlıyor ve uyarıyor. Abese suresi bunun için nazil oldu.
Zayıfa ve engelliye sahip çıkmak kuşkusuz Allahı en hoşnut eden amel olmalı Rab katında.
Engelli için ne yapıyorsanız aslında kendiniz için yapıyorsunuz. Kişi vicdanı kadar var. Yüreğinizin genişliği nispetinde insansınız.
Hakiki felaket elin ve ayağın felç olması değil vicdanın meflûç olmasıdır kanımca.
Hakiki felaket onların sağır olması değil onlara sağır olmak ve en acı olan onların görmemesi değil bizim onları görmüyor oluşumuz degilmidir? Bakan kör, işiten sağır olmak ne acı.
Bir dane tohumda harmanı ,çekirdeğin içinde ormanı ve yılanın zehrinde dermanı gizleyen kudretin bu insanlarda neler gizlediğini bilmiyoruz?
Onları keşfedilmeyi bekleyen hazine gibi görmek vahyin erdemine kavuşmuş bir bilincin gereği olsa gerek. Onlara yapılacak küçük bir yardımın, hatta tebessümün dahi bire bin veren bir sermayeye donusecegine gönülden inanıyorum.
Keşfedilen engellilerin neler yapabildiklerine tarih şahit. Abdullah ibni Ümmî Mektum , Allah resulu’nun biricik sahabisi. Mus’ab bin Umeyr ile Medineye gider ve Mus’ab imam iken o da müezzinlik yapar. Medine site devletinin mimarlarından olarak tarihe geçen kutlu insan bir görme engelliydi ve Abese suresi onun vesilesiyle nazil oldu. Rabbin o kadar sevgili kuluydu ki, Allah en sevdiği kulu peygamberi dahi dahi onun için uyardı. Allah resulu’nun “Ey kendisinden dolayı tazir edildiğim” diyerek bağrına bastığı o güzel insan, bir görme engelliydi.
Cemil Meriç, gözlerini sonradan kaybeden bir muazzam beyin.
Aşık Veysel, çocuk yaşta görme yetisini kaybedenlerden.
Klasik batı müziğinin zirve ismi Ludwig van Beethoven’in işitme engelli olduğunu hatırlamak lazım.
Bu Allah’in ikramı degilmidir? Ümit kesmeyin şahit olduğunuz engelli insanlardan diyor sanki Rabbimiz karşımıza çıkarttığı bu tablolarla.
Kendi cografyamızdan hiçbir zaman güneşin doğusunu ve dahi çiçeklerin acısını göremeyen Eşref Armağan doğuştan görme engellidir.
İngiltere’nin büyük şairlerinden John Milton yine görme engellidir.
Bu arada insanlık tarihinin en büyük mucidlerinden Thomas Edison için öğrenme noktasında güçlük çektiği için öğrenme engelli teşhisi konulmuştu bir zamanlar. Elektriği bulan Edison, keşfedilmesi gereken bir hazineydi ve onu keşfettiler ve o da kendisini keşfetti.
Engelli yavrusu olan anne ve babalar! Yavrunuz sizin için rahmettir. Bu alemde Rahmanın o rahmetini hissedersiniz veya etmezsiniz bilemiyorum ama ötelerde er Rahim olan Allah, umulur ki size rahmetiyle muamele edecektir.
Engellilere sahip çıkmak, öncelikli olarak peygamberi Allah tarafından bir engelli için tazir edilmiş müslümanların görevi olmalı kanımca.
Kimse engelli değil haddizatında. Ruhun engeli yok zira. Engelli olmak sadece tasavvurlarda.
Bir engelliden dolayı tazir edilen insanlığın iftihar tablosunun, engelliyi umursamayan ümmeti olduk !
Kimbilir ne kadar gazaplanıyor Rabbimiz!
Ama biz duymuyoruz zira vicdanımızın kulakları sağır, gözleri kör, ayakları meflûç .
Engel, bilincimizde bizim.
Selam ve dua ile
Doğan Kütahya 3 Yıl Önce
Selam ve dualarımızla