Uzaklık anlamına gelen mesafe kelimesi Arapça, s-w-f kökünden gelen masāfa sözcüğünden alıntıdır. Arapça “safa” kokladı anlamına gelir. Zira bir şeyin kokusunu duymak veya duymamak fiziki mesafenin azalması veya artması ile ilgilidir. Dolayısıyla fiziki mesafe, bir nesneyi veya insanı fiziken hissetmekle ölçülür. Mesela bir çiçeği fiziken hissetmek için onu burnunuza yaklaştırırsınız.
Birde duygusal mesafe vardır. Kişi varlığı hissedemiyorsa onunla arasında duygusal mesafe var demektir. Mesela bir çiçeğin varlığını hissedememeniz. Çiçek bahçesinden de geçseniz etrafınızda çiçeklerin olduğunu farketmemek, onlarla aranızda mesafenin olması demektir. Bunun gibi birbirlerine duygusal anlamda mesafeli insanlar, bazen aynı çatının altında bulunsalar da, çok ayrı dünyada olabilirler. Tabii bunun tam tersi de geçerlidir.
Şair “Sordum sarı çiçeğe” derken duygusal bir yakınlıktan bahsediyordu. Çiçekle duygusal yakınlık kurabilmenin dersini, Allah resulü’nün “Uhud bir dağdır, o bizi sever biz onu” öğretisinden öğrenmişti belki de. Evet, insan madem ki ünsiyet edendir o halde çevresiyle mesafeli olmamalıdır. Yaşadığımız çağın en ciddi problemi insanlıkla aramızda duygusal mesafenin olmasıdır.
Kartacalı şair Terentius şöyle der : ”İnsanım ve insana ait olan hiç bir şey bana yabancı değildir” Evet, insanlıkla aradaki duygusal mesafeyi kapatmanın yolu da bu olsa gerek. Lakin malesef bizler kendi içimizde kutuplaşmakta ve birbirimize yabancılaşmaktayız. Aslında bir adım daha ileri giderek Terentius’tan mülhem şöyle demeliyiz: “Ben varım ve var olan hiç bir şey bana yabancı değildir” Çiçekle, ağaçla, kuşla, kediyle, köpekle ve doğayla duygusal mesafenin kalkması ile siyasi ve toplumsal sorunların çözülmesi mümkün olacaktır.
İşte bu mesafenin kalkması, yani uzakların yakın olması için insanın evvela algısını yeniden inşa etmesi gerekir. Bizim geleneğimizde bunun yeri vardır. Varlığı ayet gibi okumak. Ona ayet gibi sahip çıkmak. O’nun onurunu korumak mesela. Kur’anda okunan ayetlere temiz duygularla yaklaştığımız gibi yeryüzü ayetlerine, insan ayetine de temiz duygularla yaklaşabilmek.
İngilizce “distance” olarak ifade edilen mesafe anlamındaki kelimenin kökü Latince dis+stare yani “ayrılan parça” anlamındadır. Dolayısıyla mesafe, Latincede de bir şeyin bir şeyden ayrılması anlamındadır. 1300 gibi yıllardan sonra “dispute” yani tartışma, fikir ayrılığı anlamlarında kullanılmıştır. Dolayısıyla mesafe, insanların yollarını ayırması anlamında kullanılmıştır.
Tarihen sabittir ki, insanların fikren yani düşünce planında aynı potada buluşabilmeleri mümkün değildir. Dolayısıyla bir kimseye veya gruba fikirlerinden dolayı düşmanlık yapmak yaşadığımız dünyada ancak çatışmaları körükleyecektir. Lakin insanlar, fikirsel ve inançsal ayrılıklarına rağmen birbirlerini sevebilirler. Entellektüel mesafelerine ragmen, duygusal mesafeyi yok edebilirler.
Bir cami bombalandığında buna üzülen, sadece müslümanlar değil başka inanc sistemlerinden insanlar, bir kilise yakıldığında bunu lanetleyen sadece Hristiyanlar değil ama belki müslümanlar veya daha başka inanç sisteminden kimseler olabilir. Zaten Kur’ana göre, müslümanın zalimlerden başka düşmanı yoktur. Öyleyse duygusal mesafe, sadece zalimlerin zulmüne olmalıdır. Madem ki zalim her inançtan veya ırktan ve dahi mazlum her coğrafyadan veya dinden olabiliyor öyleyse zalimin de mazlumun da kimliğine bakılmadan davranılmalıdır.
selam ve dua ile